Nörolojik Tutulumla Seyreden Paraneoplastik ... - Klinik GeliÅim
Nörolojik Tutulumla Seyreden Paraneoplastik ... - Klinik GeliÅim
Nörolojik Tutulumla Seyreden Paraneoplastik ... - Klinik GeliÅim
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Nörolojik <strong>Tutulumla</strong><br />
<strong>Seyreden</strong> <strong>Paraneoplastik</strong><br />
Sendromlar<br />
Erdem TÜZÜN<br />
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, İstanbul<br />
Giriş<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> nörolojik sendrom (PNS), kanserli hastalarda<br />
ortaya çıkan, altta yatan eşlikçi tümörün doğrudan<br />
ve lokal etkileriyle oluşmayan, metastaz, fırsatçı infeksiyonlar<br />
ve kanser tedavisinin yan etkileri ile açıklanamayan<br />
ve önemli bir kısmının otoimmün kökenli mekanizmalarla<br />
oluştuğu kabul edilen bir nörolojik tablodur<br />
(Tablo I). 1-4 Kanser hastalarında sıklıkla görülen vasküler<br />
ve metabolik kökenli nörolojik sendromlar da tümörün<br />
doğrudan etkisiyle ortaya çıkmamalarına rağmen PNS<br />
tablolarına dahil edilmezler. Ancak son yıllarda bu sendromların<br />
bir kısmının antikor aracılı olan ve olmayan<br />
paraneoplastik mekanizmalarla oluştuğunu düşündüren<br />
çalışmalar bildirilmiştir. 5<br />
Tablo 1: <strong>Paraneoplastik</strong> nörolojik sendromlar<br />
Klasik sendromlar<br />
PNSlar’ın özellikle küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK),<br />
timoma, monoklonal gamapati ve hematolojik malignitelerin<br />
seyrinde sıklıkla (%3-15) gözlendiği bilinmekle beraber,<br />
tüm kanser olgularında PNS görülme sıklığı ile ilgili<br />
olarak, farklı çalışmalarda, 1/1000 ile 1/10000 arasında<br />
değişen değerler bildirilmiştir. 1-3 PNSlar nadir olarak ortaya<br />
çıkmakla beraber, olguların çoğunda, kanser tanısından<br />
önce ve genellikle kanser henüz çok küçük ve tedavi edilebilir<br />
durumdayken gelişmeleri sebebiyle önemlidirler.<br />
Kanser tanısından sonra ortaya çıkan PNS bulguları, fırsatçı<br />
infeksiyonlara ve kanser tedavisinin yan etkilerine<br />
bağlı nörolojik sendromları taklit edebilirler. Ayrıca kanser<br />
olgularında sıklıkla görülen, örneğin limbik ensefalit<br />
veya subakut serebellar dejenerasyon gibi sendromlar,<br />
her zaman altta yatan bir kansere işaret etmezler. Bazı<br />
Klasik olmayan sendromlar<br />
Santral sinir sistemi<br />
Periferik sinir sistemi<br />
Subakut serebellar dejenerasyon<br />
Limbik ensefalit<br />
Ensefalomiyelit<br />
Opsoklonus-miyoklonus<br />
Lambert-Eaton miyastenik sendromu<br />
Subakut duysal nöronopati<br />
Gastrointestinal parezi ve<br />
psödoobstrüksiyon<br />
Dermatomiyozit<br />
Beyinsapı ensefaliti<br />
Optik nörit<br />
Stiff-man sendromu<br />
Miyelit<br />
Nekrotizan miyelopati<br />
Motor nöron hastalığı<br />
Kanser ilişkili retinopati<br />
Melanoma ilişkili retinopati<br />
Miyastenia gravis<br />
Subakut motor nöropati<br />
Subakut / kronik sensorimotor nöropati<br />
Guillain-Barré sendromu<br />
Vaskülitik nöropati<br />
Otonomik nöropati<br />
Mononöritis multipleks<br />
Brakiyal nörit<br />
Nöromiyotoni<br />
Polimiyozit<br />
Akut nekrotizan miyopati<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim 71
nörolojik sendromlar kanserle beraber daha sık görülürler<br />
veya klinik özellikleri doğrudan paraneoplastik<br />
etyolojiyi düşündürür. Bunlara “klasik” PNS denir. Bazı<br />
sendromlar ise genellikle kanseri olmayan olgularda ortaya<br />
çıkar. Bunlara da “klasik olmayan” sendromlar denir<br />
(Tablo I). Beyinsapı ensefaliti, miyastenia gravis ve polimiyozit<br />
gibi “klasik olmayan” sendromlarda eşlikçi bir<br />
kanser bulma olasılığı düşüktür ve bu olgularda kanserin<br />
diğer komplikasyonlarının öncelikli olarak taranması<br />
gerekmektedir. 1,4 Bunun yanında, iyon kanallarına karşı<br />
gelişen antikorlarla ilişkili “klasik sendromlar” da sıklıkla<br />
eşlik eden bir tümör olmaksızın ortaya çıkabilir. Örneğin<br />
voltaja duyarlı potasyum kanalı (voltage-gated potassium<br />
channel; VGKC) antikorlarının saptandığı limbik ensefalit<br />
olgularının sadece %20’sinde tümör saptanabilmiştir<br />
(Tablo 2). 4<br />
Tablo 2: <strong>Paraneoplastik</strong> antikorlarla ilişkili tümörler ve paraneoplastik nörolojik sendromlar<br />
Antikor Sendrom Kanser<br />
İyi karakterize edilmiş paraneoplastik antikorlar<br />
Hu (ANNA-1)<br />
Ensefalomiyelit, duysal nöronopati, serebellar<br />
dejenerasyon, limbik ensefalit<br />
KHAK, nöroblastoma<br />
Yo (PCA-1) Serebellar dejenerasyon Over, diğer jinekolojik, meme<br />
CV2/CRMP5<br />
Ensefalomiyelit, duysal nöronopati, limbik ensefalit,<br />
serebellar dejenerasyon<br />
KHAK, timoma<br />
Ri (ANNA-2)<br />
Ataksi, opsoklonus-miyoklonus, beyin sapı ensefaliti,<br />
serebellar dejenerasyon<br />
Meme, jinekolojik, KHAK<br />
Ma1/Ma2 (Ta)<br />
Limbik, diensefalik, beyin sapı ensefaliti, serebellar<br />
dejenerasyon<br />
Testis, KHAK dışı akciğer,<br />
parotis, meme, kolon<br />
Amfifizin Stiff-man sendromu, ensefalomiyelit Meme, over, KHAK<br />
Kısmen karakterize edilmiş paraneoplastik antikorlar<br />
Tr Serebellar dejenerasyon Hodgkin lenfoması<br />
mGluR1 Serebellar dejenerasyon Hodgkin lenfoması<br />
Zic4 Serebellar dejenerasyon KHAK<br />
PCA-2 Çeşitli KHAK<br />
ANNA-3 Çeşitli KHAK<br />
MysB LEMS KHAK<br />
Rekoverin Fotoreseptör dejenerasyonu KHAK<br />
Bipolar hücre<br />
antijenleri<br />
Retinal dejenerasyon<br />
Melanoma<br />
Hem kanser olgularında hem de kanseri olmayan olgularda saptanan antikorlar<br />
NMDAR Ensefalit, limbik ensefalit Over teratomu<br />
VGKC Limbik ensefalit, nöromiyotoni Timoma, KHAK<br />
VGCC LEMS, serebellar dejenerasyon KHAK<br />
Müsküler AChR Miyastenia gravis Timoma<br />
Nöronal AChR Otoimmun otonomik nöropati KHAK<br />
AMPAR Limbik ensefalit KHAK, timoma, meme<br />
GAD Stiff-man sendromu, limbik ensefalit, serebellar ataksi Timoma<br />
ANNA: anti-nöronal nükleer antikor<br />
KHAK: küçük hücreli akciğer kanseri<br />
PCA (Purkinje cell cytoplasmic antibody): Purkinje hücresi sitoplazmik antikoru<br />
mGluR: metabotropik glutamat reseptörü<br />
LEMS: Lambert-Eaton miyastenik sendromu<br />
CAR (carcinoma associated retinopathy): kanserle ilişkili retinopati<br />
NMDAR: N-metil-D-aspartat tipi glutamat reseptörü<br />
VGKC (voltage-gated potassium channel): voltaja bağımlı potasyum kanalı<br />
VGCC (voltage-gated calcium channel): voltaja bağımlı kalsiyum kanalı<br />
AChR (acetylcholine receptor): asetilkolin reseptörü<br />
AMPAR: alfa-metil-propiyonik asit tipi glutamat reseptörü<br />
GAD: glutamik asit dekarboksilaz<br />
72<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim
Patogenez<br />
Günümüzde en geçerli olan görüş, altta yatan tümör ile<br />
sinir sistemi arasında olan benzer antijenik özellikler<br />
sonucu gelişen bir otoimmun yanıtın PNSlar’ın ortaya<br />
çıkışından sorumlu olduğudur. Geçtiğimiz yıllarda, bazı<br />
PNS olgularının serum ve beyin-omurilik sıvısı (BOS)<br />
örneklerinde çeşitli tümörler tarafından sentezlenen sinir<br />
sistemi antijenlerine (paraneoplastik veya onkonöral<br />
antijenler) karşı gelişmiş antikorlar saptanmıştır. Bu olguların<br />
önemli bir kısmında intratekal onkonöral antikor<br />
sentezi olduğunun gösterilmesi, bu antikorların PNSlar’ın<br />
patogenezinde rol oynadığını düşündürmüştür. 4,6-8 Ayrıca<br />
etkilenen sinir sistemi alanlarında inflamatuar infiltrasyonun<br />
varlığı, bazı onkonöral otoantikorların pasif<br />
transferi ile deneysel hayvan modellerinin gerçekleştirilebilmesi<br />
ve plazmaferez gibi otoantikorları dolaşımdan<br />
uzaklaştıran tedavi yöntemlerinin bazı olgularda klinik<br />
düzelmeye yolaçması bu görüşü desteklemiştir. 6-9<br />
PNS olgularında tanımlanmış otoantikorlar, santral ve<br />
periferik sinir sistemi nöronlarının membranlarında veya<br />
hücre içlerinde (sitoplazma ve/veya nukleus) bulunan<br />
antijenlere karşı gelişmektedir. İyi karakterize edilmiş<br />
paraneoplastik antikorlar farklı araştırma grupları tarafından<br />
çok sayıda olguda tanımlanmıştır ve bu antikorların<br />
PNSlar ile ilişkileri kesinleşmiştir. Kısmen karakterize<br />
edilmiş paraneoplastik antikorlar ise az sayıda olguda<br />
gösterilmiş ve varlıkları birden fazla araştırma grubu<br />
tarafından doğrulanmamıştır. Bu antikorların PNSlar ile<br />
olan ilişkileri kesinlik kazanmamıştır (Tablo 2). Hücre<br />
içi antijenlerle (Hu, Yo, Ma ve Tr gibi) ilişkili sendromlar<br />
nadir istisnalar dışında daima kanser olgularında ortaya<br />
çıkmakta ve patogenezlerinde ağırlıklı olarak hücresel<br />
immunite rol oynamaktadır. Bu antijenlere karşı gelişen<br />
antikorların patojenik özellikleri gösterilememiştir ve<br />
bunların sadece bir kanser belirleyicisi olarak önemli oldukları<br />
düşünülmektedir. Nöronların gövde, dendrit ve<br />
akson membranlarında bulunan antijenlerle (genellikle<br />
iyon kanalları) ilişkili sendromlar ise kanseri olmayan olgularda<br />
da saptanabilmekte ve patogenezlerinde ağırlıklı<br />
olarak antikor aracılı mekanizmalar rol oynamaktadır. 1-4<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> Nörolojik<br />
Sendromlarda Tanı<br />
PNSlar’ın tanısı nörolojik sendromun tanınması, ilişkili<br />
kanserin gösterilmesi ve serum/BOS antikorlarının<br />
saptanması ile konur. Sinir sistemi ve kanserin saptanmasına<br />
yönelik görüntüleme, BOS ve EEG incelemeleri<br />
tanı sürecinde yararlı olabilecek yöntemlerdir. BOS’ta<br />
lenfositik pleositoz, protein artışı, yüksek IgG indeksi<br />
ve oligoklonal band varlığı sık karşılaşılan bulgulardır.<br />
BOS incelemesi aynı zamanda leptomeningeal metastazı<br />
dışlamak için de yapılmalı ve elde edilen BOS örneğinde<br />
atipik hücrelerin varlığı araştırılmalıdır.<br />
Tüm PNS olgularında etkilenen bölgenin görüntülemesi<br />
yapılmalıdır. MR incelemesi (özellikle T2 ve FLAIR ağırlıklı<br />
sekanslar) metastazı ve diğer kanser ilişkili santral<br />
sinir sistemi hastalıklarını dışlamak için yararlı bir yöntemdir.<br />
Aynı sebeple bu incelemelerde kontrast tutulumuna<br />
da bakılması gerekmektedir. Çoğu PNS olgusunda<br />
kan-beyin bariyeri (KBB) korunmuştur ve dolayısıyla<br />
kontrast tutan lezyon bulma olasılığı düşüktür. EEG<br />
incelemesi pek çok paraneoplastik ensefalit olgusunda<br />
görülebilecek non-konvülzif statusun atlanmaması açısından<br />
önemlidir ve özellikle konfüzyon ve bilinç değişikliği<br />
ile başvuran olgularda uygulanmalıdır.<br />
PNSlar genelikle kanserin erken evrelerinde gelişir ve bu<br />
yüzden tümörün gösterilmesi çoğu zaman mümkün olmayabilir.<br />
Altta yatan tümör, göğüs, abdomen ve pelvis<br />
BT incelemesi ile gösterilebilir. Sendromun veya paraneoplastik<br />
antikorun bilinmesi görüntülenmesi hedeflenen<br />
bölgenin daha iyi seçilmesini sağlar. Örneğin anti-Yo pozitif<br />
bir serebellar ataksi olgusunda mamografi ve jinekolojik<br />
incelemenin yapılması veya anti-Ma pozitif bir ensefalit<br />
olgusunda testise yönelik ultrasonografi yapılması<br />
önemlidir. 18Florodeoksiglukoz (FDG)-PET incelemesi<br />
küçük primer tümörlerin ve metastazların gösterilmesini<br />
ve biyopsi için olası bölgelerin belirlenmesini sağlar.<br />
Klasik PNS olguları ve altta yatan bir tümör saptanamadığı<br />
halde iyi karakterize edilmiş paraneoplastik antikoru<br />
pozitif olan olgular 5 yıl boyunca yakından izlenmelidir.<br />
Bu olguların %80-90’ında ilk 1 yıl içinde altta yatan tümör<br />
ortaya çıkar. Kanseri remisyonda iken klasik PNS<br />
bulguları gelişen olgular da kanser nüksü açısından araştırılmalıdır.<br />
Yakın zaman önce biraraya getirilen uluslararası bir nörologlar<br />
paneli tarafından PNSlar’ın tanısı için tanı kriterleri<br />
önerilmiştir. Bu kriterlere göre PNS olguları kanser, iyi<br />
karakterize edilmiş antikor ve klasik sendrom varlığına<br />
göre kesin ve olası olarak ikiye ayrılmıştır (2,3).<br />
Kesin PNS kriterleri:<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
Klasik sendrom ve kanser (sendromun tanısının konulmasından<br />
sonraki 5 yıl içinde) saptanması.<br />
Tümörün tedavi edilmesinin ardından iyileşen veya<br />
belirgin bir şekilde düzelen klasik olmayan sendrom<br />
(eşlik eden immünoterapi olmamalı ve sendrom miyastenia<br />
gravis gibi spontan iyileşebilen bir hastalık<br />
olmamalı) saptanması.<br />
Klasik olmayan sendrom ve kanserle (en fazla 5 yıl<br />
arayla) beraber antinöronal antikorların saptanması.<br />
Eşlikçi bir kanser olmadığı halde nörolojik sendrom<br />
(klasik veya değil) ile beraber iyi karakterize edilmiş<br />
paraneoplastik antikorların (Hu, Yo, CV2, Ri, Ma2,<br />
amfifizin) saptanması.<br />
Olası PNS kriterleri:<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
Klasik nörolojik sendrom saptanması ve antikor veya<br />
kanser bulunamamasına rağmen yüksek kanser riski<br />
varlığı.<br />
Nörolojik sendrom (klasik veya değil) veya kanser<br />
olmamasına rağmen kısmen karakterize edilmiş antinöronal<br />
antikorların saptanması.<br />
Klasik olmayan sendrom ve kanser (sendromun tanısının<br />
konulmasından sonraki 2 yıl içinde) saptanmasına<br />
rağmen anti-nöronal antikor bulunmaması.<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim 73
<strong>Paraneoplastik</strong> Sendromlar<br />
Ensefalomiyelit<br />
Santral sinir sisteminin birden fazla bölgesinde nöronal<br />
kayıp ve inflamasyon bulunması durumunda paraneoplastik<br />
ensefalomiyelit düşünülmelidir. Ön planda<br />
hipokampus (limbik ensefalit), serebellumun Purkinje<br />
hücreleri (serebellar dejenerasyon), beyinsapı (beyinsapı<br />
ensefaliti) ve medulla spinalis (miyelit) alanlarından iki<br />
veya daha fazlası tutulur. Pek çok olguda ayrıca dorsal<br />
kök-ganglion (duysal nöronopati) ve sempatik ve parasempatik<br />
sinir ve ganglionların (ortostatik hipotansiyon,<br />
gastrointestinal parezi, aritmi, erektil disfonksiyon) da<br />
etkilendiği bilinmektedir. 10-12 Olguların çoğunda KHAK<br />
ve Hu antikorları saptanır. Ayrıca CV2, amfifizin ve Ri<br />
antikorları ile ilişkili olgular da bildirilmiştir. <strong>Paraneoplastik</strong><br />
ensefalomiyelit genellikle limbik ensefalit gibi<br />
klasik bir sendromla başlayıp haftalar veya aylar içinde<br />
ölümle sonuçlanan gürültülü bir tablo ile seyretmekle<br />
beraber olguların bir kısmının en azından başlangıçta<br />
ılımlı ve fokal bulgularla başvurduğu bilinmektedir. Örneğin,<br />
epilepsia partialis continua, non-konvülzif epileptik<br />
status, santral hipoventilasyon ve frontal tipte ataksi<br />
ile başlayan olgular bildirilmiştir. 13-16<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> ensefalomiyelit olgularının BOS incelemelerinde<br />
hemen daima lenfositik pleositoz, yüksek<br />
protein konsantrasyonu, yüksek IgG indeksi ve oligoklonal<br />
bandlar gibi patolojik bulgular saptanır. MR incelemesinde<br />
tutulan bölgelerde ve bazen klinik olarak sessiz<br />
bölgelerde T2 ve FLAIR ağırlıklı kesitlerde hiperintens<br />
lezyonlar görülür. 12<br />
Limbik ensefalit<br />
Limbik ensefalitin kardinal bulguları yakın bellek kaybı,<br />
epileptik nöbet ve davranış değişikliğidir. Ayrıca<br />
konfüzyon, irritabilite, depresyon, uyku problemleri,<br />
halüsinasyon ve psikoz görülebilir. 4,17,18 Hu, Ma2, CV2<br />
ve amfifizin gibi hücre içi antijenlere karşı antikorlarla<br />
karakterize limbik ensefalit olgularına hemen daima bir<br />
kanser eşlik eder ve tedaviye yanıt genellikle kötüdür.<br />
Bir istisna olarak testis tümörü ve Ma2 antikoru olan<br />
olguların %30 kadarında tümörün çıkarılması ve immünsüpresif<br />
tedavi ile iyileşme görülebilir. Bu olgularda<br />
limbik yapılar dışında üst beyinsapı ve diensefalonun<br />
da etkilenmesine bağlı parkinsonizm, vertikal bakış<br />
kısıtlılığı ve hiponatremi de sıklıkla gözlenir. 19 N-metil-<br />
D-aspartat tipi glutamat reseptörü (NMDAR) ve VGKC<br />
gibi hücre membranı antijenlerine karşı gelişen limbik<br />
ensefalit olgularının önemli bir kısmında kanser saptanmaz<br />
ve tedaviye yanıt oldukça iyidir. 4 VGKC antikorları<br />
saptanan olgularda hiponatremi, REM uyku bozukluğu,<br />
nöromiyotoni ve otonomik bulgular da sıklıkla ortaya<br />
çıkar. 4,8 NMDAR antikoru ile ilişkili ensefalitte ise limbik<br />
bulgulara ek olarak hipoventilasyon, katatoni, otonomik<br />
bulgular, orofasial diskineziler, distoni ve koreatetoz görülebilir.<br />
Bu olguların sadece %60’ında tümör (genellikle<br />
over teratomu) saptanır. 20<br />
Limbik ensefalit olgularının yaklaşık %80’inin MR incelemesinde<br />
tek ve iki yanlı medial temporal lob hiperintensitesi<br />
görülür. Nadir olmayarak bazal frontal lob<br />
ve limbik sistem dışı alanlarda da hiperintensite saptanabilir.<br />
FDG-PET incelemesi, MR incelemesinin normal<br />
olduğu durumlarda temporal loblarda hipermetabolizma<br />
gösterebilir. 21 BOS bulguları ensefalomiyelit olgularınınkine<br />
benzer. Ancak, VGKC antikoru ile ilişkili ensefalitte<br />
BOS incelemesi genellikle normaldir. 22 EEG’de temporal<br />
loblarda tek veya iki yanlı epileptik deşarjlar veya yavaşlama<br />
gözlenebilir.<br />
Serebellar dejenerasyon<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> serebellar dejenerasyon, yaygın serebellar<br />
Purkinje hücresi ölümüne bağlı olarak akut veya subakut<br />
başlangıçlı ve hızlı gidişli bir panserebellar sendrom ile<br />
seyreder. En çok jinekolojik kanserler, meme tümörleri,<br />
KHAK ve Hodgkin lenfoması ile beraber görülür. 23 Serebellar<br />
dejenerasyon ile ilişkili antikorlar anti-Yo, Tr, Hu,<br />
Ma2 ve Ri’dir. 23,24 Yo antikorları ile ilişkili sendrom en<br />
sık görülen ve en iyi tanımlanmış paraneoplastik serebellar<br />
dejenerasyon tipidir. Bu antikora sahip insanların<br />
büyük çoğunluğu meme, over ve diğer jinekolojik kanserlerle<br />
başvuran kadınlardır ama çeşitli tümörleri olan<br />
erkek hastalar da bildirilmiştir. 25 Hu ve voltaja duyarlı<br />
kalsiyum kanalı (voltage-gated calsium channel; VGCC)<br />
antikorları olan KHAK olgularının bir kısmında da serebellar<br />
dejenerasyon görülebilir. <strong>Paraneoplastik</strong> serebellar<br />
dejenerasyonda MR ve BOS incelemeleri genellikle başlangıçta<br />
normaldir ama kısa sürede BOS incelemesinde<br />
inflamatuar bulgular ve MR incelemesinde ileri derecede<br />
serebellar atrofi ortaya çıkabilir. Serebellar dejenerasyon<br />
tedaviye en dirençli paraneoplastik sendromlardandır<br />
ama hızlı ve etkin tedavi semptomların ilerlemesini engelleyebilir.<br />
Opsoklonus-miyoklonus<br />
Bu gruptaki hastalarda sendroma adını veren istemsiz,<br />
kaotik konjuge sakkadlar ve miyoklonik atmalar dışında<br />
serebellar ataksi de olabilir. Bazı hastalarda yaygın ensefalopati,<br />
stupor, koma ve ölüm gelişebilir. Erişkinlerde<br />
ilişkili tümörler KHAK, meme kanseri ve jinekolojik<br />
kanserlerdir. Çocuklarda opsoklonus ve miyoklonusa<br />
eşlik eden bulgular hipotoni, irritabilite, davranış değişikliği,<br />
uyku bozukluğu ve psikomotor retardasyon, altta<br />
yatan tümör ise çoğu olguda nöroblastomadır. 26 Nöroblastomalı<br />
çocukların %2-5’inde opsoklonus-miyoklonus<br />
gelişir. 26 Bu hastaların büyük kısmında paraneoplastik<br />
antikorların bağlandığı hedef antijen bilinmemektedir.<br />
Erişkin olguların bir kısmında genellikle meme tümörü<br />
veya jinekolojik kanserlere eşlik eden anti-Ri antikorları<br />
saptanır. 1,26 Çocuklarda ise henüz tanımlanamamış<br />
nöronal membran antijenlerine karşı antikorlar olduğu<br />
gösterilmiştir. 27 Bu antikorların, kültür ortamında büyüyen<br />
nöronlarda apoptotik hücre ölümüne yolaçmaları<br />
ve komplemanı aktive eden IgG3 izotipinden olmaları<br />
sebebiyle patojenik özellikte olabilecekleri ileri sürülmüştür.<br />
28<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> opsoklonus ve miyoklonus tedaviye iyi<br />
yanıt verebilen paraneoplastik sendromlardandır. Tedavide<br />
altta yatan tümörün çıkarılması çok önemlidir.<br />
74<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim
Erişkinlerde ve çocuklarda tümör rezeksiyonunun ardından<br />
yapılacak kortikosteroid, intravenöz immünglobulin<br />
(IVIg) ve plazmaferez gibi antikorların dolaşımdan uzaklaştırılmasını<br />
sağlayan yöntemlerle tedavi başarılı olabilir.<br />
Ancak özellikle çocuklarda sıklıkla sekel bulgular kalır. 26<br />
Miyelopatiler<br />
Hu, CV2 veya amfifizin antikoru pozitif olan hastalarda<br />
ensefalit ile beraber veya tek başına medulla spinalis tutulumu<br />
görülebilir. Bazen bu tutulum ön planda ön boynuzda<br />
bulunan motor nöronları etkilediği için hastalar<br />
akut/subakut başlangıçlı motor nöron hastalığı benzeri<br />
bulgularla başvurabilir. Bununla beraber tipik bulgularla<br />
seyreden kronik motor nöron hastalarında paraneoplastik<br />
antikorlar saptanmamış ve bu sebeple bu hastalarda<br />
rutin olarak paraneoplastik antikor bakılması önerilmemiştir.<br />
29 <strong>Paraneoplastik</strong> miyelopatiye sıklıkla eşlik eden<br />
kanserler KHAK, meme kanseri ve timomadır. 1<br />
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, stiff-man sendromunun,<br />
omurilik gri maddesinde bulunan GABAerjik internöronların<br />
antikorlar tarafından zedelenmesi sonucu<br />
ortaya çıktığı anlaşılmıştır. 12 Stiff-man sendromu olgularının<br />
%5’inden azından paraneoplastik etyoloji sorumludur.<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> olmayan olguların %70’inde glutamik<br />
asit dekarboksilaz (GAD) antikorları saptanır. Bir<br />
tümörün eşlik ettiği stiff-man sendromu olgularında ise<br />
genellikle amfifizin antikorları bulunur. GAD antikorları<br />
da çok nadiren paraneoplastik olgularda görülebilir ve<br />
bu durumda altta yatan tümör genellikle bir timomadır. 30<br />
Stiff-man sendromu tedaviye iyi cevap veren paraneoplastik<br />
sendromlardandır ve tümör rezeksiyonu, kortikosteroid<br />
ve IVIg ile tedavi genellikle mümkündür. 1-3,12<br />
Retinopatiler<br />
Vizüel yakınmalarla seyreden başlıca paraneoplastik<br />
sendromlar kanser ilişkili retinopati (“cancer associated<br />
retinopathy”; CAR), melanoma ilişkili retinopati (“melanoma<br />
associated retinopathy”; MAR) ve paraneoplastik<br />
optik nöropatidir. 31 CAR olgularında progresif ağrısız<br />
görme kaybı, fotosensitivite ve skotomlar ortaya çıkar.<br />
CAR’de hedef yapı fotoreseptörlerde bulunan antijenlerdir<br />
ve rekoverin antikoru, CAR ile ilişkili pek çok<br />
antikordan sadece biri ve en sık saptananıdır. 32 MAR<br />
olguları genellikle normal görme keskinliğine sahip olmakla<br />
beraber ani gelişen gece körlüğünden yakınırlar.<br />
Bu sendromda hedef yapı retinal bipolar hücrelerdir<br />
ve bu hücrelerde bulunan hedef antijenler henüz tam<br />
olarak tanımlanamamıştır. Ancak bir mitokondriyal protein<br />
olan mitofiline ve bir kas proteini olan titine karşı<br />
gelişmiş antikorların patogenezden sorumlu olabileceği<br />
üzerinde durulmaktadır. 31 <strong>Paraneoplastik</strong> optik nöropati<br />
genellikle diğer ensefalomiyelit bulguları ile beraber<br />
seyreder. CV2 antikoru ve KHAK paraneoplastik optik<br />
nöropatiye sıklıkla eşlik eder. 31<br />
Periferik nöropatiler<br />
Demiyelinizan veya aksonal, motor, duysal veya otonomik<br />
tüm periferik nöropati tipleri kanserle ilişkili olarak ortaya<br />
çıkabilir ve paraneoplastik bir etyolojiye dayanabilir.<br />
Ancak kanserli olgularda görülen nöropatiler genellikle<br />
tedavi yan etkileri, metabolik bozukluklar, leptomeningeal<br />
metastaz veya tümör hücrelerinin doğrudan invazyonu<br />
gibi sebeplerle ortaya çıkarlar. 33 Klasik paraneoplastik<br />
periferik nöropati sıklıkla Hu antikoru pozitif olan KHAK<br />
olgularında gözlenen subakut duysal nöronopatidir.<br />
Subakut duysal nöronopati, gövde ve ekstremitelerde<br />
uyuşma, parestezi ve dizestezilerle karakterize bir sendromdur.<br />
Nadiren duysal kranyal sinirlerin tutulması da<br />
mümkündür. Semptomlar genellikle asimetriktir, derin<br />
tendon refleksleri azalmış olarak alınır, derin duyu<br />
belirgin derecede bozulur ve kas gücü normaldir. Bazı<br />
olgularda derin duyu kaybı baskın bulgudur. Bu yüzden<br />
duysal ataksi ve ellerde psödoatetoid hareketler sıklıkla<br />
gözlenir. Tutulan bölgeler arka kök ve ganglion olduğundan<br />
BOS incelemesi genellikle patolojik sonuçlar verir.<br />
Elektrofizyolojik incelemelerde duysal sinir aksiyon<br />
potansiyellerinin alınamadığı veya küçük amplitüdlü<br />
olduğu, motor ileti incelemelerinin ise normal veya hafif<br />
azalmış olduğu görülür. Ancak özellikle Hu antikoru<br />
pozitif olgularda duysal nöronopatiye sıklıkla eşlik eden<br />
miyelit ön boynuzu da etkileyerek motor ileti incelemelerinin<br />
de ileri derecede bozulmasına sebep olabilir. 34<br />
CV2 antikoru pozitif bazı KHAK veya timoma olgularında<br />
duysal veya sensorimotor nöropati gelişebilir. Bu olguların<br />
sinir ileti incelemelerinde sadece aksonal veya hem aksonal<br />
hem de demiyelinizan patern saptanır. 35 Sensorimotor<br />
nöropati, monoklonal gamapati, multipl myelom, POEMS<br />
sendromu, Waldenström makroglobulinemisi gibi plazma<br />
hücresi diskrazilerine de sıklıkla eşlik edebilir. Waldenström<br />
makroglobulinemisi olgularında distal, simetrik ve<br />
ağırlıklı olarak demiyelinizan özellikte bir polinöropati de<br />
ortaya çıkabilir. Bu olguların önemli bir kısmında miyelin<br />
asosiye glikoprotein (MAG) gibi miyelin antijenlerine karşı<br />
gelişmiş monoklonal IgM saptanır. 36<br />
Otonomik sinir sisteminin paraneoplastik hastalıkları<br />
kronik gastrointestinal psödo-obstrüksiyon, ortostatik<br />
hipotansiyon, mesane disfonksiyonu, impotans ve aritmi<br />
gibi bulgularla ortaya çıkar. <strong>Paraneoplastik</strong> otonomik nöropati<br />
genellikle duysal nöronopati veya limbik ensefalit<br />
gibi başka sendromlarla beraber ve sıklıkla Hu antikoru<br />
pozitif KHAK olgularında gözlenir. 34 <strong>Paraneoplastik</strong><br />
vaskülitik polinöropati olguları genellikle mononöropati<br />
multipleks veya aksonal sensorimotor polinöropati özellikleri<br />
ile başvururlar. Bu paraneoplastik nöropati tipine<br />
özgü bir kanser veya antikor türü yoktur ve hastalar akciğer,<br />
kolon, böbrek kanseri, lenfoma ve melanoma gibi<br />
çok farklı maligniteler geliştirebilirler. 33<br />
Lambert-Eaton miyastenik sendromu (LEMS)<br />
Nöromüsküler bileşkenin presinaptik membranında bulunan<br />
P/Q tipi VGCC kanallarına karşı gelişen otoimmün<br />
yanıt sonucu ortaya çıkar. Bu antikor olguların %95’inde<br />
bulunur ve antikorun düzeyi ile hastalığın klinik bulgularının<br />
şiddeti arasında korelasyon vardır. Hastalar<br />
genellikle proksimal kas zaafı, azalmış veya kayıp derin<br />
tendon refleksleri ve otonomik işlev bozukluğu (kuru<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim 75
ağız, ortostatik hipotansiyon, anormal pupilla işlevlerine<br />
bağlı bulanık görme) ile başvururlar. LEMS olgularının<br />
%50-60’ında kanser, LEMS’u olan kanser olgularının<br />
da hemen tamamında KHAK, az bir kısmında ise başta<br />
lenfoma olmak üzere diğer kanser türleri saptanır. 37<br />
KHAK olgularının ise %3’ünde LEMS ortaya çıkar. LEMS<br />
ve KHAK olgularının %43’ünde antiglial nükleer antikor<br />
(AGNA) adı verilen ve serebellumun Bergmann glial<br />
hücrelerinin nukleusları ile reaksiyona giren antikorlar<br />
bulunur. KHAK hücrelerinde bulunan SOX1 antijenine<br />
bağlanan AGNA, paraneoplastik olmayan LEMS olgularında<br />
saptanmaz. Anti-VGKC ile ilişkili limbik ensefalit<br />
olgularında da AGNA saptanma olasılığı yüksektir. 37<br />
nflamatuar miyopatiler<br />
Dermatomiyozit, polimiyozit ve inklüzyon cisimciği<br />
miyozitinde birincik klinik özellik kas zaafı ve kolay<br />
yorulmadır. Polimiyozit ve dermatomiyozitte kas zaafı<br />
simetrik ve proksimal ağırlıklı iken, inklüzyon cisimciği<br />
miyozitinde asimetrik olma ve distal kasları tutma<br />
eğilimindedir. Dermatomiyozite özgü karakteristik deri<br />
bulguları bu hastalığı polimiyozitten ayırır. Kreatin kinaz<br />
düzeyleri polimiyozit ve dermatomiyozitte oldukça<br />
yüksek seyrederken, inklüzyon cisimciği miyozitinde<br />
normal veya hafif yüksek olabilir. 38<br />
Dermatomiyozit, inflamatuar miyopatiler arasında kanserle<br />
beraber en sık görülenidir. Malignite riski dermatomiyozitte<br />
%27-40, polimiyozitte %15-18 ve inklüzyon<br />
cisimciği miyozitinde %23 olarak bildirilmiştir. 3<br />
Miyozitlerde genellikle kanser, kasa ait klinik bulgularla<br />
beraber ortaya çıkar. 3 Dermatomiyozitle beraber sık görülen<br />
kanserler over, akciğer, mide, kolorektal, pankreas<br />
tümörleri ve non-Hodgkin lenfomadır. Polimiyozit ise<br />
non-Hodgkin lenfoma, akciğer ve mesane kanserleri ile<br />
ilişkili bulunmuştur. 38,39<br />
Polimiyozit ve inklüzyon cisimciği miyozitinin patofizyolojisinde<br />
T lenfosit ağırlıklı infiltrasyon dikkati çekerken,<br />
dermatomiyozit kompleman aracılı bir mikroanjiyopati<br />
ile ortaya çıkar. 3 Miyozit olgularında görülen anti-Jo1<br />
ve anti-Mi2 gibi otoantikorlar paraneoplastik olmayan<br />
olgulara özgüdür ve bir kanserin eşlik ettiği olgularda<br />
nadiren saptanırlar. 38 <strong>Paraneoplastik</strong> miyozit otoantikorları<br />
henüz bilinmemekle beraber yakın zaman önce<br />
kanserli dermatomiyozit olgularının %75’inde saptanan<br />
p155 antikorları kuvvetli adaylardandır. 39<br />
<strong>Paraneoplastik</strong> Nörolojik<br />
Sendromların Tedavisi<br />
PNSlar’ın etkin tedavisi için klinik sendromun erken<br />
tanınması, altta yatan tümör ve eşlik eden antikorların<br />
gösterilmesi ile paraneoplastik etyolojinin hızlıca aydınlatılması<br />
önemlidir. PNS tanısı doğrulandıktan sonra etkin<br />
tümör tedavisi ve immünsüpresif tedavi aşamalarına<br />
geçilir. Tümörü saptanan olgularda tümör rezeksiyonu<br />
ve kemoterapi yanında steroid, IVIg veya plazmaferez ile<br />
tedaviye başlanmalıdır. İmmünsüpresan tedavinin tümörün<br />
progresyonunu hızlandırdığına dair bir kanıt yoktur.<br />
Ancak kemoterapi alan olgularda yan etkilerin fazlalığı<br />
sebebiyle siklofosfamid, azatioprin ve siklosporin gibi<br />
immünsüpresif ilaçlardan kaçınmak doğru olur. Tümörün<br />
saptanamadığı, kemoterapötik ajan kullanılmayan<br />
ve steroid, IVIg ve plazmafereze iyi yanıt vermeyen olgularda<br />
bu ilaçlar denenebilir. Bir immünsüpresan ajanın<br />
diğerinden daha üstün olduğunu gösteren bilimsel bir<br />
bulgu yoktur. Daha önce de belirtildiği gibi hücre içi antijenlerle<br />
ilişkili sendromlarda tümör tedavisi ve immünsüpresyondan<br />
sonra bile tedaviye yanıt kötüyken, hücre<br />
membranı antijeni ile ilişkili sendromlarda tedaviye yanıt<br />
iyidir. Bu ikinci grupta bile tedaviye erken başlanmadığı<br />
ve altta yatan tümörün çıkarılmadığı durumlarda hastalar<br />
kaybedilebilir. Bu sebeple, erken tanı ve tedavi, PNSlar’ın<br />
prognozunu etkileyen en önemli faktördür. 40<br />
Kaynaklar<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
6.<br />
7.<br />
8.<br />
9.<br />
10.<br />
11.<br />
12.<br />
13.<br />
14.<br />
15.<br />
16.<br />
17.<br />
Graus F, Dalmau J. Paraneoplastic neurological syndromes: diagnosis<br />
and treatment. Curr Opin Neurol 2007; 20: 732-737.<br />
Honnorat J, Antoine JC. Paraneoplastic neurological syndromes.<br />
Orphanet J Rare Dis 2007; 2: 22.<br />
Toothaker TB, Rubin M. Paraneoplastic neurological syndromes:<br />
a review. Neurologist 2009; 15: 21-33.<br />
Tüzün E, Dalmau J. Limbic encephalitis and variants: classification,<br />
diagnosis and treatment. Neurologist 2007; 13: 261-271.<br />
Muscaritoli M, Bossola M, Aversa Z, et al. Prevention and treatment<br />
of cancer cachexia: new insights into an old problem. Eur J<br />
Cancer 2006; 42: 31-41.<br />
Honnorat J. Onconeural antibodies are essential to diagnose<br />
paraneoplastic neurological syndromes. Acta Neurol Scand Suppl<br />
2006; 183: 64-68.<br />
Lang B, Dale RC, Vincent A. New autoantibody mediated disorders<br />
of the central nervous system. Curr Opin Neurol 2003; 16:<br />
351-357.<br />
Vincent A. Antibodies to ion channels in paraneoplastic disorders.<br />
Brain Pathol 1999; 9: 285-291.<br />
Tüzün E, Zhou L, Baehring JM, et al. Evidence for antibody-mediated<br />
pathogenesis in anti-NMDAR encephalitis associated with<br />
ovarian teratoma. Acta Neuropathol 2009; 118: 737-743.<br />
Antoine JC, Honnorat J, Vocanson C, et al. Posterior uveitis, paraneoplastic<br />
encephalomyelitis and auto-antibodies reacting with<br />
developmental protein of brain and retina. J Neurol Sci 1993;<br />
117: 215-223.<br />
Bernal F, Graus F, Pifarré A, et al. Immunohistochemical analysis<br />
of anti-Hu-associated paraneoplastic encephalomyelitis. Acta<br />
Neuropathol 2002; 103: 509-515.<br />
Graus F, Keime-Guibert F, Reñe R, et al. Anti-Hu-associated<br />
paraneoplastic encephalomyelitis: analysis of 200 patients. Brain<br />
2001; 124: 1138-1148.<br />
Kinirons P, O’Dwyer JP, Connolly S, et al. Paraneoplastic limbic<br />
encephalitis presenting as lingual epilepsia partialis continua. J<br />
Neurol 2006; 253: 256-257.<br />
Espay AJ, Kumar V, Sarpel G. Anti-Hu-associated paraneoplastic<br />
limbic encephalitis presenting as rapidly progressive non-convulsive<br />
status epilepticus. J Neurol Sci 2006; 246: 149-152.<br />
Lee KS, Higgins MJ, Patel BM, et al. Paraneoplastic coma and<br />
acquired central alveolar hypoventilation as a manifestation of<br />
brainstem encephalitis in a patient with ANNA-1 antibody and<br />
small-cell lung cancer. Neurocrit Care 2006; 4: 137-139.<br />
Compta Y, Valldeoriola F, Urra X, et al. Isolated frontal disequilibrium<br />
as presenting form of anti-Hu paraneoplastic encephalomyelitis.<br />
Mov Disord 2007; 22: 736-738.<br />
Alamowitch S, Graus F, Uchuya M, et al. Limbic encephalitis and<br />
small cell lung cancer. Clinical and immunological features. Brain<br />
1997; 120: 923-928.<br />
76<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim
18.<br />
19.<br />
20.<br />
21.<br />
22.<br />
23.<br />
24.<br />
25.<br />
26.<br />
27.<br />
28.<br />
29.<br />
Gultekin SH, Rosenfeld MR, Voltz R, et al. Paraneoplastic limbic<br />
encephalitis: neurological symptoms, immunological findings and<br />
tumour association in 50 patients. Brain 2000; 123: 1481-1494.<br />
Dalmau J, Graus F, Villarejo A, et al. Clinical analysis of anti-Ma2-<br />
associated encephalitis. Brain 2004; 127: 1831-1844.<br />
Dalmau J, Gleichman AJ, Hughes EG, et al. Anti-NMDA-receptor<br />
encephalitis: case series and analysis of the effects of antibodies.<br />
Lancet Neurol 2008; 7: 1091-1098.<br />
Kassubek J, Juengling FD, Nitzsche EU, et al. Limbic encephalitis<br />
investigated by 18FDG-PET and 3D MRI. J Neuroimaging 2001;<br />
11: 55-59.<br />
Vincent A, Buckley C, Schott JM, et al. Potassium channel antibody-associated<br />
encephalopathy: a potentially immunotherapyresponsive<br />
form of limbic encephalitis. Brain 2004; 127: 701-712.<br />
Dalmau J, Rosenfeld MR. Paraneoplastic syndromes of the CNS.<br />
Lancet Neurol 2008; 7: 327-340.<br />
Ogita S, Llaguna OH, Feldman SM, et al. Paraneoplastic cerebellar<br />
degeneration with anti-Yo antibody in a patient with HER2/neu<br />
overexpressing breast cancer: a case report with a current literature<br />
review. Breast J 2008; 14: 382-384.<br />
Sutton IJ, Fursdon Davis CJ, Esiri MM, et al. Anti-Yo antibodies<br />
and cerebellar degeneration in a man with adenocarcinoma of the<br />
esophagus. Ann Neurol 2001; 49: 253-257.<br />
Wong A. An update on opsoclonus. Curr Opin Neurol 2007; 20:<br />
25-31.<br />
Blaes F, Fühlhuber V, Korfei M, et al. Surface-binding autoantibodies<br />
to cerebellar neurons in opsoclonus syndrome. Ann Neurol<br />
2005; 58: 313-317.<br />
Beck S, Fühlhuber V, Krasenbrink I, et al. IgG subclass distribution<br />
of autoantibodies in pediatric opsoclonus-myoclonus<br />
syndrome. J Neuroimmunol 2007; 185: 145-149.<br />
Stich O, Kleer B, Rauer S. Absence of paraneoplastic antineuronal<br />
antibodies in sera of 145 patients with motor neuron disease. J<br />
Neurol Neurosurg Psychiatry 2007; 78: 883-885.<br />
30.<br />
31.<br />
32.<br />
33.<br />
34.<br />
35.<br />
36.<br />
37.<br />
38.<br />
39.<br />
40.<br />
McHugh JC, Murray B, Renganathan R, et al. GAD antibody<br />
positive paraneoplastic stiff person syndrome in a patient with<br />
renal cell carcinoma. Mov Disord 2007; 22: 1343-1346.<br />
Damek DM. Paraneoplastic Retinopathy/Optic Neuropathy. Curr<br />
Treat Options Neurol 2005; 7: 57-67.<br />
Ohguro H, Maruyama I, Nakazawa M, et al. Antirecoverin antibody<br />
in the aqueous humor of a patient with cancer-associated<br />
retinopathy. Am J Ophthalmol 2002; 134: 605-607.<br />
Antoine JC, Camdessanché JP. Peripheral nervous system<br />
involvement in patients with cancer. Lancet Neurol 2007; 6:<br />
75-86.<br />
Dalmau J, Graus F, Rosenblum MK, et al. Anti-Hu--associated<br />
paraneoplastic encephalomyelitis/sensory neuronopathy. A<br />
clinical study of 71 patients. Medicine (Baltimore) 1992; 71:<br />
59-72.<br />
Antoine JC, Honnorat J, Camdessanché JP, et al. Paraneoplastic<br />
anti-CV2 antibodies react with peripheral nerve and are associated<br />
with a mixed axonal and demyelinating peripheral neuropathy.<br />
Ann Neurol 2001; 49: 214-221.<br />
Levine T, Pestronk A, Florence J, et al. Peripheral neuropathies<br />
in Waldenström’s macroglobulinaemia. J Neurol Neurosurg<br />
Psychiatry 2006; 77: 224-228.<br />
Graus F, Vincent A, Pozo-Rosich P, et al. Anti-glial nuclear antibody:<br />
marker of lung cancer-related paraneoplastic neurological<br />
syndromes. J Neuroimmunol 2005; 165: 166-171.<br />
Amoura Z, Duhaut P, Huong DL, et al. Tumor antigen markers<br />
for the detection of solid cancers in inflammatory myopathies.<br />
Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2005; 14: 1279-1282.<br />
Targoff IN, Mamyrova G, Trieu EP, et al. A novel autoantibody<br />
to a 155-kd protein is associated with dermatomyositis. Arthritis<br />
Rheum 2006; 54: 3682-3689.<br />
Vedeler CA, Antoine JC, Giometto B, et al. Management of<br />
paraneoplastic neurological syndromes: report of an EFNS Task<br />
Force. Eur J Neurol 2006; 13: 682-690.<br />
<strong>Klinik</strong> Gelişim 77